arif nihat asya

    (bkz: anne)
    (01.01.2015 12:48)

kubbei hadra'dan

    Arif Nihat Asya'nın, Allah'tan İsteleklerini dua kıvamında tek tek sıraladığı şiiridir.

    Kulluğundan, rızândan hâriç
    Ûmûr verme bana!
    Uğur değilse düşür sâfilîne kevkebimi
    Ve nûr verme bana!
    Yolumda haz duyacaksam elin bükâsından
    Sürûr verme, ilâhî, sürûr verme bana!
    Ufuk ufuk açılan lâyezâl fecrini ver,
    Fücûr verme bana!
    Sâniham sen ve san'atım senden;
    Gurûr verme, ilâhî, gurûr verme bana!
    Fesâda kullanacaksam en ince zerresini
    Şuûr verme bana!
    Huzûru selbedeceksem cihanda bir lâhza
    Huzûr verme, ilâhî, huzûr verme bana!
    Halka, mahlûka sevgiden gayrî
    Kusûr verme bana!
    Gerek değilse kudûmum bu hâkidâna eğer
    Zuhûr verme, ilâhî, zuhûr verme bana!

    Umûr : 1. İşler, şeyler, 2. Önem verme
    Sâfilîne : Yerin dibine
    Kevkebimi : Yıldızımı
    Bükâsından : Ağlamasından
    Sürûr : Sevinç
    Lâyezâl : Tükenmez
    Fücûr : Kötülük, karıştırıcılık
    Sâniham : İlhamım
    Selbetmek : Elinden almak
    Kudûmum : Gelmem
    Hâkidâna : Dünyaya, toprağa
    Zuhûr vermek : Meydana getirmek
    (01.01.2015 12:00)

anne

    Arif Nihat Asya şiirinde "Anne"sinden, dünyaya getirip, koruyup yetiştirdiği en değerli varlığına ...

    İlk kundağın
    Ben oldum, yavrum;
    İlk oyuncağın
    Ben oldum!

    Acı nedir
    Tatlı nedir... bilmezdin...
    Dilin damağın
    Ben oldum!

    Elinin ermediği
    Dilinin dönmediği
    Çağlarda, yavrum
    Kolun kanadın
    Ben oldum
    Dilin dudağın
    Ben oldum

    Belki kıskanırlar diye
    Gördüklerini
    Sakladım gözlerden
    Gülücüklerini...
    Tülün duvağın
    Ben oldum!

    Artık isterlerse adımı
    Söylemesinler bana
    "Onun annesi" diyorlar...
    Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!

    Bir dediğini iki
    Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
    Ve seni öyle sevdim sana
    O kadar ısındım ki
    Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
    Gün oldu, kırdın...
    İncinmedim;
    İlk oyuncağın,
    Ben oldum, yavrum
    Son oyuncağın
    Ben oldum...

    Layık değildim
    Layık gördüler
    Annen oldum yavrum,
    Annen oldum!
    (01.01.2015 12:34)

anne

masallarla

    Masallarla, Arif Nihat Asya şiiridir.

    Benim de bir annem olsa annemin
    Beşiğini seve seve sallardım;
    Gülse güller açılırdı içimde
    Ve ağlasa inci inci ağlardım.

    Işılda ey mavi saray ışılda:
    Pırıl pırıl şehnişinler, kapılar...
    Senin kırk gün, kırk gecelik düğünün,
    Benim kırk gün, kırk gecelik yasım var.

    Sesler gelir sarnıçların dibinden:
    -Çıkayım mı, çıkayım mı?
    Çık da gör!
    Bir yakılmış, bir yıkılmış yerdeyiz...
    Daha neler yıkacaksın yık da gör!

    Çağlar yüksük dolusuymuş ve hayat
    İki iğne bir çuvaldız boyu yol...
    Söyle anne: Neye yarar, niçindir
    Demir çarık, demir asa, demir kol?

    Oğlun oldum ey anneler annesi...
    Türküce de masalca da bilirim,
    Şehnişinden sarkıtırsan saçını
    Saçlarına tırmanarak gelirim.
    (01.01.2015 12:00)

arif nihat asya

    Masallarla

    Benim de bir annem olsa annemin
    Beşiğini seve seve sallardım;
    Gülse güller açılırdı içimde
    Ve ağlasa inci inci ağlardım.

    Işılda ey mavi saray ışılda:
    Pırıl pırıl şehnişinler, kapılar...
    Senin kırk gün, kırk gecelik düğünün,
    Benim kırk gün, kırk gecelik yasım var.

    Sesler gelir sarnıçların dibinden:
    -Çıkayım mı, çıkayım mı?
    Çık da gör!
    Bir yakılmış, bir yıkılmış yerdeyiz...
    Daha neler yıkacaksın yık da gör!

    Çağlar yüksük dolusuymuş ve hayat
    İki iğne bir çuvaldız boyu yol...
    Söyle anne: Neye yarar, niçindir
    Demir çarık, demir asa, demir kol?

    Oğlun oldum ey anneler annesi...
    Türküce de masalca da bilirim,
    Şehnişinden sarkıtırsan saçını
    Saçlarına tırmanarak gelirim.
    (01.01.2015 12:23)

arif nihat asya

    Allah'tan İsteleklerini dua kıvamında tek tek şu şiirinde sıralamıştır:

    Kulluğundan, rızândan hâriç
    Ûmûr verme bana!
    Uğur değilse düşür sâfilîne kevkebimi
    Ve nûr verme bana!
    Yolumda haz duyacaksam elin bükâsından
    Sürûr verme, ilâhî, sürûr verme bana!
    Ufuk ufuk açılan lâyezâl fecrini ver,
    Fücûr verme bana!
    Sâniham sen ve san'atım senden;
    Gurûr verme, ilâhî, gurûr verme bana!
    Fesâda kullanacaksam en ince zerresini
    Şuûr verme bana!
    Huzûru selbedeceksem cihanda bir lâhza
    Huzûr verme, ilâhî, huzûr verme bana!
    Halka, mahlûka sevgiden gayrî
    Kusûr verme bana!
    Gerek değilse kudûmum bu hâkidâna eğer
    Zuhûr verme, ilâhî, zuhûr verme bana!

    Umûr : 1. İşler, şeyler, 2. Önem verme
    Sâfilîne : Yerin dibine
    Kevkebimi : Yıldızımı
    Bükâsından : Ağlamasından
    Sürûr : Sevinç
    Lâyezâl : Tükenmez
    Fücûr : Kötülük, karıştırıcılık
    Sâniham : İlhamım
    Selbetmek : Elinden almak
    Kudûmum : Gelmem
    Hâkidâna : Dünyaya, toprağa
    Zuhûr vermek : Meydana getirmek
    (01.01.2015 12:22)

güzel sözler

    "Helal'in adı kaldı onu gören yok.
    Haram kapışıldı hala doyan yok..." Yusuf Has Hacip (Kutadgu Bilig)
    (31.05.2014 22:52)

peşkeş

pîşkeş

    Dilimizde sonradan "peşkeş çekmek" hâlini alarak geçen "pîşkeş"; Osmanlı döneminde yüksek memuriyetlere getirilenlerin zamanın padişahına ve sadrazamına tayin karşılığında ödedikleri paraya verilen isimdir.
    Tayin edilen makamın önemine ve yüksekliğine göre pîşkeşin meblâğı değişir.
    Bu para rüşvet değil, hükümdarın ve sadrazamın masraflarını ve "kapı halkı" denen personelinin aylıklarını karşılamak için konmuş bir çeşit vergidir. Bu ödemeler, bugün devlet arşivlerinde bulunan "pîşkeş defterleri"yle kayıt altına alınmıştır.
    (17.02.2014 18:33)

elifte bir şey yok

    Arap elif-basında, elif harfi, yukarıdan aşağıya düz bir çizgi şeklinde yazılır.
    Başka harflerde olan eğri, çıkıntı, girinti, nokta vs. bu harfte yoktur.

    Osmanlı Devleti'nde mahalle mekteplerinde, harflerin biçimi çocukların hatırında kolay kalsın diye, hep bir ağızdan, basit fakat güzel bir beste ile şu tekerleme söyletilirdi:
    "elifte birşey yok, be altında bir nokta, ta ona benzer, se ona benzer cim karnında bir nokta, ha ona benzer, hı ona benzer, dal beli bükük, zel ona benzer, rı orak gibi, ze ona benzer, sin üç dişli, sın ona benzer".

    Tasavvufta; fena makamına ermiş, ölmeden önce ölmenin sırrına vakıf olan temkin ehli, artık kendisinde dünyadan lezzet ve zevklerin kalmadığı mahv ehli kişilerin durumu, bu sade elif harfine benzetilir.

    Derler ki Nakşibendî'de manevî tekamülünün sonunda, başlangıçtaki, lezzet ve zevklerin artık yok olduğu, insanın kupkuru, tatsız ve lezzetsiz hale geldiği böyle ifade edilir.

    Sıfat ve esma tecellilerinden geçmiş, zat tecellilerine muhatab olmuş, zâta bağlı mutlak gayba dalarak, orada boğulan ve her makamda, çeşitli renk tecellilerini müşahede eden sufî, bu makamda "bilâ levn" denilen renksizliğe, yani renklerin kaybolduğu bir alana ulaşmıştır.

    Bu durumda olan sufinin bütün renklerin anası kabul edilen beyaz rengi müşahede ettiği veya beyaz nura garkolduğu söylenilir.

    "Çün elif çîzî nedâreddir semain arifi,
    Saye-i hatt-ı istivâ-yı Şems'in oldur vâkıfı" Esrar Dede


    "Elifi" kelimesi, "elife benzeyen", "elif gibi" anlamındadır.

    "Elifi elifine": tam olarak,
    "elif gibi": eğrisiz-eksiksiz, dosdoğru anlamında kullanılır.

    Bugün "harfi harfine" dememiz de buradan/elif harfinden gelir.

    Söylenilene göre tüm harfler elifin yuvarlanmış-bükülmüş hali olup, Tüm Harflerin eliften geldiğine inananlar vardır/ Elif de ALLAH'ın simgesi olduğuna göre Her Şeyin ALLAH'TAN geldiğinin bir ifadesidir.
    (17.02.2014 17:08)

çifte vav çevirmek

    Aşure ayında kazanda aşure kaynatırken dibi tutmasın diye 2 kişinin sağdan sola, soldan sağa aşureyi karıştırması gerekir. İşte bu olaya çifte vav çevirmek adı verilir.

    Ebcet hesabında:
    vav 6,
    iki vav yan yana 66 olup
    çifte vav çevirmek: "Allah'ın adını anmak" anlamına gelir.
    (17.02.2014 16:59)

ayın çatlatmak

    Arap elif-basında 18. harf olan ayın sesinin mahreci (çıkış yeri) gırtlakta boğumlanarak/ çatlatarak çıkarılan bir sestir.

    Ayın sesini çıkartabilmek için belli bir süre talim, o bölgenin insanı olmayanlar için büyük bir çaba, belli bir eğitim gerekir.

    Anlayacağınız ayın çatlatmak bilmeyen için öyle kolay değildir.
    Deyim olarak anlamı ise; "eğitim almak, çok çaba harcamak, çok çalışmak."

    (bkz: mürekkep yalamak)
    (17.02.2014 16:57)

cim karnında nokta

    Hiçbir bilgisi olmayan cahil, acemi kimseler için kullanılır.

    Yeni okuma öğrenmeye başlayanlara alfabe öğretilirken harfler bazı şekillere benzetilir.

    Arap elif-basında 5. ses olan "cim" harfi için de bu simge kullanılmıştır.

    İşte yeni başlayanlara bilhassa çocuklara öğretilirken kullanılan bu simge Arapçadaki "Cahil" adının ilk sesi/cim olduğundan, cahilleri simgelemek için kullanılmıştır.
    (17.02.2014 16:48)

lamı cimi yok

    "Layecüz: caiz değil" sözü halk arasında "lam cim" diye söylenilmiş

    Arapça bu ifadeyi doğru kullanamayan kimselerce yapılan bu değişikliğe avamdır bu kadar söyleyebiliyor diye göz yumulmuş, ancak göz yumulamayacak değişmeyen, başka yolu olmayan durumlar için uyarma ihtiyacı hasıl olmuş ve "lamı cimi yok" ifadesi kullanılır olmuş...
    (17.02.2014 16:43)

sayfa: 1-2-3-4...-305

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.